+Sitene Ekle

 
Tutkulu Geceler
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Forum
  Ask Mektubu
  Özledim Seni
  Hoscakal
  Nedensiz
  Beklemek
  Çok Özledim
  Öylesine Sevmiştim
  Senden
  Aşk ve Gurur
  Seni Seviyorum
  Papaya Falı
  Özledim Çok
  Aşk
  Gidiyormusun...
  Sensizdim...
  Çocuk
  Şiirli Resim
  Onun Haberi Yok
  Askın 50 İsareti
  Böyle Sevmelisin
  Aşkın Kanunu
  Sonsuz Ask
  Askın Sonu
  Platonik Aşk
  Sadece Seni Sevdim
  İlk Görüşte Ask
  Ayrılık Hikayesi
  Sevgi Asktan Üstündür
  Askın Mevsimleri
  Sevmekmi Sevilmekmi?
  Acaba Sizi Aldatıyormu
  Kadına Özel
Askın Sonu
AŞKIN SONU

Her aşkın bir sonu var. Her aşk koşusunun sonunda yalnız varılan final çizgisi. İkili yalnızlığın tek yalnızlığa dönüştüğü ince çizgi, kıldan ince kılıçtan keskin. 

Zamanı başlangıç çizgisi ile final çizgisi arasında durduramadım. Dönüp baktım, ne arkamdan gelen sevgili vardı. Ne de önde giden. Sonsuz bir boşluk ve yalnızlıktı aşkın sonu. 

Her son bir yeninin başlangıcı. Aşk koşusuna birlikte başlarsın, el ele çılgınlar gibi. Koşunun sonucunu, kimin daha önce yorulacağını düşünmeden yaşarsın. 
Ne anlamı var ki, yaşanan anı, sonucu düşünerek karatmanın. 

Hayat başlangıç çizgisi ile final arasında kalan yol değil sadece. Tek bir koşudan ibaret değil. Her aşkın sonu olsa da; aşklarla sürer hayat, süslenir, renklenir. Gün gelir ipi göğüslersin. Gün gelir yeni bir koşuya başlarsın. Yine sevinç çığlıkların yankılanır sessiz tribünlerde. Alkışlar beklersin. Mutluluğunun paylaşılmasını. Dönüp bakarsın, kimseler yok. Yalnızsın. Şaşırırsın. Çılgın sevişmelerden sonra soluk soluğa kalıp mırıldandığın tümceyi tekrarlarsın: keşke bitmeseydi... 

Heyhat biter er geç. Sonu gelir her aşk yolculuğunun. Bir gün, bir yıl, bir asır sürsede. Şarkılar susar, sen susarsın, o susar. Zaman donar ölü noktada. 

Ölü nokta, iki aşk arası bu gün yaşadığım. Adsız zaman. 

Finalde kazanan kaybeder. Çıkış noktasında bu çılgın koşuya katılan her sevdalı kazanır ve kaybeder. Başlangıç zafer ise, final yengidir. 

Bu defa gerçek aşkı bulduğumu sanmıştım. Yıldızlara merdiven uzatmıştık. Dokunurken ellerimiz saman yoluna, birden karanlığa doğru düşmeye başladım. Çağlar ve zamanlar arası aşk yolculuğum hiç beklemediğim bir anda durdu. Neredeyim ben şimdi. Sevgili nerede. 

Her aşkın sonu ardında ağıt, acı ve şaşkınlık bırakır. 

Öyleyse neden yeniden başlamalı. Sonuç hep aynı olacaksa. Yalnızlığımı ikili yalnızlığa gömdüğüme sevinirken, yıldızlara uzanan yolculuğum bitecekse her koşunun sonunda, neden her son bir yeninin başlangıcı diye avunayım. 

Her aşk doğar, yaşar ve ölür. Sonu düşünülmeden yaşanır aşklar. Oysa ölümlüdür aşk. Bir karınca, çiçek veya bir kaplumbağa ömrü kadar uzun ya da kısa. Ama ölümlü. Sonu yaşıyorsun şu anda. Yeni bir başlangıca kadar, güz yaprağısın rüzgarla savrulan, yeşili yitmiş. Sessiz. 

Renksiz ve sessiz bir çığlığım. Düşüyorum dünyaya. Ardımdan sönüyor birer birer ışıkları yıldızların. Evren de gömülüyor aşkımla birlikte. Korkuyorum sessiz karanlıktan. Durduramıyorum boşluğa, karanlığa ve sessizliğe düşüşü. 

Daha bir süre devam eder boşlukta yolculuğun. Kapının önünde işiteceğin ayak seslerinden heyecanlanır, telefona uzanan ellerin solgun bir umutla titrer, posta kutusuna bakmaya giderken dizlerinin bağları çözülür. Beklentilerin miadı dolmuş aşktan, düşe kalka, yara bere içinde kalarak tükenir. 

Ne aradığımı bilmiyorum. Geride bıraktıklarımı mı, önde gidenleri mi. Neyi kimi arıyorum. Tek yalnızlığımı mı, ikili yalnızlığımı mı? 

Yalnız kalmak istersin. Yalnızlığını tek yaşamak. Yalnız kaldığında da konuşacak insan ararsın. Üşürsün. Sonbahardan mı, yalnızlıktan mı üşüdüğünü anlayamazsın. Onu, kendini ve yaşamı lanetlersin. Dilin çatallaşır. Beddualar edersin. 

Sesler çığlık olup yankılanıyor kulaklarımda. 

Her aşkın sonu uzun bir çığlık, uzun ve yanık. Asıl dayanılması zor olan, çığlıkların sustuğu, doğanın sustuğu, hiç bitmeyeceği sanılan sessizliktir. Yeni bir aşkın doğumuna değin süren. 

Sessiz bir yağmur yağıyor. Ne sesimi duyan var. Ne de bana ses veren. Kahreden ve çıldırtan bir sessizlik şimdi hayatım. 

İki çığlık, iki aşk arası deli sessizlik intiharları çağırır. Rüzgar aşk nameleri fısıldamaz. Çiçekler açmaz. Ağaçlar döllenmez. Siyah beyaza dönüşür dünya. Gökyüzü her daim gri, şarkılar üç hecelik ölüm ilanı olur kulaklarında: aşk öldü, aşk öldü, aşk öldü. 

II 

Zaman ilaç mı, zaman zehir ağzımda. 

Doğa doğurgan. Doğum sancılı bir mutluluk. İntihar sessizliğini, yeni bir aşkın doğum çığlığı bozar. Umut ve utku çığlığı. Gün gelir döllenmez dediğin doğa döllenir, doğurmaz dediğin kadınlar doğurur. Öpülmez dediğin dudaklar öpülür. Yazmaz dediğin kalemler yazmaya, kurudu sandığın çiçekler açmaya başlar. Gün gelir gözlerini kırpmadan bakarsın güneşe, ateşe, gözlerine sevgilinin. Çözülür buzlar, kıpır kıpır olur, çölken vahaya dönüşür bedenin. Yeniden doğduğunu hissedersin. 

Sessizlik beni öldürecek. Çıldırmanın ve intiharın eşiğindeyim. Gün dondu sessizlikte. 

Gün uyanır er veya geç. Koşu yeniden başlar. Yeni aşkın doğum çığlığı, intiharın eşiğinden çıkarıp alır seni. Çıldırmanın arifesinde, zafer çığlıkları işitirsin. Dallara gürül gürül su yürür. Kan ısınır ve hızlanır damarlarında. Toprağa kök saldığını artık koşamayacağını sandığın bir anda kanatlanırsın. Unutursun her aşkın bir sonu, her koşunun bir finali, her finalin bir yengi olduğunu unutursun. 

Unutur ve unutulursun. Unutmayı başarabildiğin için buruk bir mutluluk kaplar içini. Bir zamanlar uğruna ölüme gidebileceğin sevgiliyi unutmayı başarabildiğin için kızarsın kendine. İnsan ömrü unutmayı başardıkça uzar. Unutmayı başaramayan kara sevdaya, yani vakitsiz ölüme mahkum olur. 

Mutluluğa, unutma unutulma bedeli ödenerek varılır ancak. 

Nasıl da isterdim, unutmadan ve unutulmadan yeni aşklara koşmayı. 

Belki bir başka zaman. Bir başka boyutta. 

III 

Dört mevsim ilk bahar. Eli elimde sevgilimin. Bindim bir uçan halıya, uçuyorum. Zehrin kekreleştirdiği dudaklarım öpüldükçe canlanıyor. Beddualarım duaya dönüşüyor. 

Aynalara bak. Sal gözlerindeki ışıkları, aydınlansın aynalar. Barış aynalarla. Kendinle barış. Yıllardır küstüğün aynaları renklendir. Hayat ver aynalara. Sana yeniden canlanan suretini göstersinler. Öpülmekten kızıllaşan dudaklarını, okşanmaktan kanlanan yanaklarını sana yansıtsın aynalar. 

Zaman adsız değil artık. Gün her sabah yeniden uyanıyor. Doğa deviniyor.En güzel ezgilerini rüzgarla yolluyor bana. Kötülük çiçeklerine inat, iyilik çiçekleri uç veriyor dudaklarımda. Ben koşuyorum elinden tutup hayatın, parıldayan yıldızlara. Koşarken rüzgar eşlik ediyor, kanat takıyor kollarıma. Miski amber kokuları sürünüyor, dile geliyor, dört mevsim ilk bahar diye fısıldıyor rüzgar. 

Bal damlar aşıkların dilinden. Şiir damlar. Bütün mısralar dört hecelik doğum ilanı ile başlar: yaşasın aşk yaşasın aşk yaşasın aşk. 

Doğrusu aşk öldü, yaşasın aşk değil mi? 

Görüyorsan bu gerçeği büyüdün demek. Gayrı yeni bir final yıkmaz seni. Yaralar ama öldürmez. İki çığlık, iki aşk arası deliliği yendin. Kara sessizliği çıldırmadan ve intiharları çağırmadan geçtin. Kan revan içinde kalarak ta olsa. Elbette doğrusu aşk öldü, yaşasın aşk olmalı. Yine de unutma, her aşkın bir sonu var. 

Her son bir yeninin başlangıcı. 

Bir hayat bir çok hayattan, bir aşk bir çok aşktan yapılır. 

Başlarken bitişe koşar aşk. 

Her bitiş çizgisinde gebe kalır bir yeniye... 
 
 
 

Günlük Burç Falınız







-kod-indir
 
Bugün 14 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!
toplist - Sohbet - -- TOPlist --- MODA-GİYİM Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol